Danışmanlık firmaları özellikle otelcilik ve turizm sektöründeki yatırımcılara ve işletmelere yönelik, stratejik ve profesyonel destek sunan, projelerin fikir aşamasından başlayarak faaliyete geçişine uzanan tüm süreçleri kapsayan, 360 derece bir hizmet anlayışıyla faaliyetlerini gerçekleştiriyorlar
Sermaye yoğun bir alan olan otel yatırımlarında, doğru konseptten finansal geri dönüşe uzanan karmaşık süreçlerdeki yüksek riskleri en aza indirmek ve yatırımın uzun vadeli başarısını garantilemek için otel danışmanlığının kritik bir zorunluluk haline geldiğini belirten sektör profesyonelleri planlama, tasarım koordinasyonu, inşaat yönetimi, ürün tedariki, kurumsal finansman, risk analizi ve işletme/yönetim stratejileri gibi geniş bir yelpazede, yatırımın verimliliğini, kalitesini ve zaman yönetimini maksimize etmeyi hedeflediklerini ifade ediyorlar. Otelcilik sektörünün sürekli değişen pazar dinamikleri, yoğun rekabet ve uluslararası marka beklentileri göz önüne alındığında, bir projenin stratejik vizyonunun en erken aşamalarda şekillenmesini sağlayan otel danışmanlığı hizmetleri, yatırımcılar için hayli kritik bir yol haritası sunuyor. Verdikleri hizmetleri genel anlamıyla: Yatırım Sürecinde; Fizibilite ve Planlama: Pazar araştırması, bölge analizi, konsept geliştirme, finansal modelleme, kârlılık ve yatırım geri dönüş süresi analizlerini içeren fizibilite raporlarının hazırlanması. Proje Yönetimi: Mimari ve teknik projelerin operasyonel normlara uygunluğunun kontrolü, tasarım optimizasyonu, marka seçimi, global zincirlerle sözleşme yönetimi ve satın alma danışmanlığı. İşletmecilik Sürecinde; Açılış ve Operasyonel Kurulum: Ön açılış (pre-opening) süreç yönetimi, personel yapılanması, operasyonel prosedürlerin oluşturulması ve eğitim. Yönetim ve İyileştirme: Hizmet kalitesi, gelir yönetimi, satış-pazarlama stratejileri, bütçe/maliyet kontrolü, insan kaynakları ve genel yönetim hatalarına yönelik denetim, performans değerlendirme ve iyileştirme çalışmaları olarak açıklıyorlar. İç içe geçen bu süreçlerin tamamına, yatırımcının tek bir noktadan ulaşmasının büyük bir avantaj sağladığını proje süreçlerinde gördüklerini belirten sektör temsilcileri, her projeye yalnızca bir “danışman” olarak değil, yatırımın geleceğini şekillendiren stratejik bir ortak olarak baktıklarını vurguluyorlar. Turizmin, Türkiye ekonomisi için en dinamik ve en yüksek katma değeri sağlayan sektör olduğuna vurgu yapan sektör profesyonelleri, sektörün sürekli yenilik ve vizyon gerektiren, yüksek düzeyde kişisel tatmin sağlayan bir alan olduğunu belirtiyorlar. Kapsamına aldığı 50 den fazla sektör ile dinamik bir ekosistem olduğunu, değişimlere en hızlı adapte olabilen yapısıyla, kendileri için yeni bir öğrenme, yeni bir tecrübe, yeni bir strateji demek olduğunu, uluslararası trendlerle tamamen entegre olmanın, zinde ve dinamik tuttuğunu, her otelin bir hayal olduğunu dolayısıyla işlerinin sadece bir proje üretmek değil, bir hikâye yazmak demek olduğunu, müşteri konforunu maksimize etme ve farklı kültürlerle bir arada olma zorunluluğunun, iletişim, problem çözme ve empati yeteneklerini üst seviyede tuttuğunu açıklıyorlar.
“Otel yatırımlarında fizibilite çalışması ve yatırım geri dönüş süresi (ROI) analizi talebi 2020’ye kıyasla yaklaşık %40 arttı”
Sektör temsilcileri, danışmanlık hizmetlerinin geçmişte birçok yatırımcı tarafından 'ek maliyet' olarak görüldüğünü ancak günümüz yatırımcılarının daha bilinçli olduğunu artık hizmetlerinin stratejik bir ortaklık ve yatırımın güvence mekanizması olarak konumlandığını belirtiyorlar. Otel projelerinin yüksek sermaye gerektiren ve geri dönüşü uzun yıllara yayılan yapısı, yanlış oda tipolojisi ya da hatalı fizibilite gibi küçük bir hatanın bile milyonlarca liralık kayba ve yatırımın geri dönüş süresini yıllarca uzatmasına neden olduğunun kanıtladığını açıklıyorlar. Günümüzde bilinçli yatırımcıların, özellikle uluslararası marka standartları ve karmaşık süreçler karşısında yalnız kalmak istemediklerini ifade ediyorlar. Yatırım sahiplerinin, danışmanlığın sadece teknik destek değil; kaynak kullanımını optimize eden, riskleri en aza indiren ve uzun vadede güvenilir bir iş modeli kazandıran vazgeçilmez bir kazanç unsuru olduğunun farkında olduklarını vurguluyorlar. Danışmanlık hizmetleriyle, yatırımcıya hatasız ve sürdürülebilir bir yatırımın garantisini sunmak amacıyla çalıştıklarını açıklıyorlar. Sektör profesyonelleri, danışmanlık firmalarının, otel yatırımının yüksek riskli 'geri dönülemez kararlar' aşamasından, sürdürülebilir kârlılığa kadar uzanan tüm süreçte yatırımcının en kritik ortağı olduğunu açıklıyorlar. Katkılarının ölçülebilir ve çok yönlü olduğunu belirtiyorlar. Bu bağlamda katkılarını: Risk Yönetimi ve Fizibilite: Yatırımın başında, pazar verisine dayalı doğru fizibilite ve gelir projeksiyonları ile hatalı yatırım kararlarını önlemek, projeyi en uygun ölçek, segment ve konsept stratejisiyle şekillendirerek, yatırımın geri dönüş süresini (ROI) kısaltmak Maliyet ve Verimlilik Optimizasyonu: Maliyet kontrolü ve süreç analizleri sayesinde gereksiz yatırım kalemlerini ve operasyonel hataları elimine etmek, yanlış mutfak yerleşimi veya eksik teknik altyapı gibi, ileride telafisi imkânsız kayıplara yol açacak mimari ve operasyonel yanlışların önüne geçmek, Stratejik Marka Anlaşması: Uluslararası markalarla yapılan anlaşmalarda yatırımcı adına müzakere etmek; marka standartlarının sahadaki gerçeklerle uyumunu sağlamak ve yatırımın geri dönüş süresine uygun, doğru iş ortaklığının kurulmasını garanti altına almak, Uzun Vadeli Değer Yaratma: Sadece açılış rehberliği değil; aynı zamanda kriz dayanıklılığını artıran senaryo bazlı planlama, personel yapısı optimizasyonu ve kurumsal yönetim kapasitesini güçlendirerek, projenin uzun vadeli başarısını ve otel değerini yükseltmek olarak açıklıyorlar. Danışmanlığı, yatırımcıya yalnızca rapor değil; yön, öngörü ve makroekonomik farkındalık kazandıran, projenin omurgasını kuran stratejik bir yapı olarak betimliyorlar.
“Doğru marka yatırımcı için katma değer olurken, yanlış marka uzun vadeli yük olabilir”
Turizm sektörünün, doğası gereği yüksek adaptasyon gerektiren, dinamik ancak jeopolitik ve ekonomik dalgalanmalara en açık alanlardan biri olduğunu ifade eden sektör profesyonelleri, karşılaştıkları temel sorunları; küresel belirsizlikler, nitelikli iş gücü eksikliği, hatalı mimari kararlar ve sektörel standart eksikliği olarak açıklıyorlar. Bu zorluklara kriz değil, yapılandırılabilir risk olarak yaklaştıklarını açıklayarak, çözüm stratejileri olarak, yatırımcıya yalnızca tek bir fizibilite değil; döviz kurları, enerji maliyetleri ve jeopolitik riskleri içeren A, B ve C senaryolarıyla hazırlanmış esnek operasyon ve finansal yol haritaları sunduklarını belirtiyorlar. Yatırımcıların 'inşaatı bilirim' algısının ve hatalı fizibilite/mimari kararların önüne geçmek için projeye ilk aşamadan itibaren Proje Yönetimi’nin (PY) entegre edilmesini, böylece kalite, bütçe ve zaman hedeflerinin korunacağını ifade ediyorlar. Nitelikli personel açığına karşı ise uluslararası standartlarda eğitim programları ve motivasyon sistemleriyle istihdamın sürekliliğinin sağlanacağını söylüyorlar. Ayrıca tek bir pazara bağımlılığı önlemek için kongre ve sağlık turizmi gibi yıl boyu faaliyet çeşitlendirmesi ve veri temelli pazarlama stratejileri geliştirilerek yatırımcının olası tüm yarınlara karşı dayanıklı bir modele taşınmasına vurgu yapıyorlar. Sektör temsilcileri markalaşmanın, otel yatırımlarında küresel rezervasyon kanallarına, sadakat sistemlerine ve operasyonel standart güvencesine erişim sağlayarak, otelin doluluk oranlarında istikrar ve varlık değerinde hızlı bir artış yarattığını belirtiyorlar. Tanınan bir markanın, yatırımın pazarda hızlı kabul görmesini sağlayarak rekabet avantajı sunduğuna değiniyorlar. Ancak bu avantajların bir bedeli olduğuna da vurgu yaparak; yüksek franchise ve royalty ücretleri, katı standartlara uyum zorunluluğu nedeniyle ortaya çıkan ekstra yatırım maliyetleri ve esnekliğin kısıtlanmasının, markalaşmanın en belirgin zorlukları olduğunu ifade ediyorlar. İşte bu noktada danışmanlık firmalarının rolünün kritikleştiğini açıklıyorlar. Sektör profesyonelleri, amaçlarının yatırımın finansal geri dönüşü ile marka taleplerini doğru şekilde dengelemek olduğunu belirtiyorlar. Markanın küresel gücünü yaşatırken, yerel dokunun ve projenin özgün kimliğinin kaybolmamasını sağlamanın, maliyetleri optimize ederek gereksiz yük olmasını engellemenin ana hedefleri olduğunu açıklıyorlar. Zira, doğru markanın yatırımcı için katma değer, yanlış markanın ise uzun vadeli yük olabileceğine vurgu yapıyorlar. Markalaşma kararının yalnızca prestij değil, ROI (Yatırım Geri Dönüş Süresi) odaklı ve uzun vadeli finansal sürdürülebilirlik açısından değerlendirilmesini tavsiye ediyorlar.
Turizm Proje Dergisi
Danışmanlık firmalarının konu ile ilgili görüş ve değerlendirmelerine aşağıdaki linke tıklayarak "Turizm Proje" Dergisi Kasım 2025 sayısından ulaşabilirsiniz.
Turizm Proje Dergisi Kasım 2025