Ergün Demiray / Dedeman Hotels & Resorts International / Yönetim Kurulu Başkanı
Dedeman Hotels & Resorts International, 59 yıl önce, “Herkesin Dedeman’ı” felsefesiyle çıktığı yolda, farklı misafir profillerine hitap eden çok markalı yapısıyla, her ihtiyaca uygun bir Dedeman deneyimi sunmayı hedefliyor. Bu başarı hikayesinin arkasında sadece sağlam bir kurumsal yapının değil, aynı zamanda sürekli gelişen bir bakış açısı ve sürdürülebilir büyüme stratejisinin yattığını ifade eden Yönetim Kurulu Başkanı Ergün Demiray, şu anda aktif olarak hizmet veren 46 otel ve her biri farklı misafir ihtiyaçlarına göre tasarlanmış tam 14 ayrı marka ile hizmet verdiklerini belirtiyor. Türkiye’nin yanı sıra 6 ülkede faaliyet gösterdiklerini açıklayan Demiray, hedeflerinin sadece büyümek değil; daha fazla insana dokunmak, daha çok hikayede yer almak ve farklı beklentilere değer sunan sürdürülebilir bir marka mirası bırakmak olduğunu vurguluyor. Turizm Proje Dergisi olarak, Yönetim Kurulu Başkanı Ergün Demiray ile Dedeman Hotels & Resorts International’ın vizyonu, bugünü ve gelecek hedefleri hakkında bir röportaj gerçekleştirdik.
Türkiye kökenli bir otel zinciri olarak, kaç yıldır sektöre hizmet verdiğinizi ve Dedeman Hotels zincirinin hikayesini anlatır mısınız?
Dedeman Hotels & Resorts International, Türkiye'nin turizm tarihinde adeta bir mihenk taşı. 1966 yılında Ankara'da açılan ilk otelimizle başlayan bu yolculuk, aslında sadece bir konaklama hizmeti değil misafirperverlik kültürümüzün modern turizm anlayışıyla buluştuğu bir vizyonun hayata geçmesidir. Türkiye'nin ilk yerli otel zinciri olmanın verdiği gururla, Dedeman yarım asrı aşkın süredir sektöre yön veren bir okul, bir rehber ve aynı zamanda değişime öncülük eden bir güç olmuştur. Bu başarı hikayesinin arkasında sadece sağlam bir kurumsal yapı değil, aynı zamanda sürekli gelişen bir bakış açısı ve sürdürülebilir büyüme stratejisi yatıyor. Markamızın temelleri, Mehmet Kemal Dedeman’ın girişimci vizyonu ve ülkemize duyduğu sorumluluk bilinciyle atıldı. Yalnızca turizmde değil, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasında da önemli roller üstlenmiş bu vizyon bugün Dedeman Hotels & Resorts International çatısı altında modern ve dinamik bir yapıyla yoluna devam ediyor. Mehmet Kemal Dedeman’ın “her zaman daha iyiye” ilkesini, günümüzün küresel konaklama anlayışıyla birleştirerek geleceğe taşımayı sürdürüyoruz.
Dedeman Hotels & Resorts International olarak Türkiye’de kaç tesisiniz bulunuyor? Bunlar hangi konseptte ve hangi markalar ile hizmet veriyor?
Dedeman Hotels & Resorts International olarak, aktif olarak hizmet veren 46 otelimizle misafirlerimizi ağırlamaya devam ediyoruz. 6.000’in üzerinde oda ile konforlu ve ayrıcalıklı bir konaklama deneyimi sunuyoruz. Açılış süreci devam eden pek çok proje ile büyümeye devam edeceğiz. Ancak burada dikkat çekilmesi gereken önemli bir nokta, yalnızca tesis sayımız değil, sunduğumuz hizmetlerin çeşitliliği ve markalarımızın bu hizmetleri nasıl farklı konseptlerle temsil ettiğidir. Bugün Dedeman çatısı altında, her biri farklı misafir ihtiyaçlarına göre tasarlanmış tam 14 ayrı marka bulunuyor. Bu markalar yalnızca otelcilik alanında değil, aynı zamanda konut, rezidans ve villa gibi yeni nesil konaklama modelleriyle de sektöre öncülük ediyor. Geleneksel otelcilik anlayışının ötesine geçerek günümüz seyahat alışkanlıklarına uyumlu, modüler ve esnek çözümler sunuyoruz. Markalarımız arasında, şehir otelciliğine odaklanan modern mimariye sahip Park Dedeman, dinamik yaşam tarzına sahip gezginlere hitap eden Smart by Dedeman, hizmet verdiği destinasyonlara birbirinden bağımsız üniteleri ile özgürlük deneyimiyle öne çıkan Dedeman Village, orta ve uzun süreli konaklamalara uygun ev konforuna sahip Dedeman Suites & Residences gibi pek çok konsept yer alıyor. Ayrıca bölgesel ihtiyaçlara göre şekillendirilmiş tematik otel modelleri üzerinde de çalışıyoruz. Sadece Türkiye'de değil, yurt dışında da bu markalarla büyümeyi hedefliyoruz. Markalı konut ve rezidans segmentinde aldığımız yoğun talep, bize sektördeki değişen dengeleri net şekilde gösteriyor. Artık insanlar yalnızca konaklamak değil, bir yaşam deneyimi satın almak istiyor. Biz de bu deneyimi, güçlü marka portföyümüzle, her destinasyona özel bir hikâye yazacak şekilde kurguluyoruz. Kısacası, Dedeman artık sadece bir otel zinciri değil, 360 derece konaklama ve yaşam çözümleri sunan, Türkiye’nin turizm vizyonunu ileriye taşıyan öncü bir yapı haline gelmiştir.
Dedeman Hotels & Resorts International olarak, globalde kaç tesis ve kaç markayla hizmet veriyorsunuz?
Dedeman Hotels & Resorts International olarak, sadece Türkiye’de değil, bölgesel ölçekte de güçlü ve saygın bir marka olmanın sorumluluğunu taşıyoruz. Bugün, Türkiye’nin yanı sıra Kazakistan, Özbekistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan ve Kuzey Irak’ta toplam 6 ülkede faaliyet gösteriyoruz. Bu ülkelerde, Türk misafirperverliğini ve güler yüzlü hizmet anlayışımızı en üst seviyede temsil etmekten büyük bir gurur duyuyoruz. Globalde Dedeman olarak dört farklı markamızla hizmet veriyoruz: Dedeman, Park Dedeman, Rest & More by Dedeman ve Managed by Dedeman. Örneğin, Dedeman Erbil, Dedeman Oskemen Tavros, Park Dedeman Almaty, Rest & More by Dedeman Navoi, Zarafshan Managed by Dedeman Navoi ve Park Dedeman Baku gibi tesislerimizle geniş bir yelpazede misafirlerimizi ağırlıyoruz. Balkanlar ve Avrupa’da sürdürdüğümüz stratejik görüşmelerle, markamızı uluslararası pazarlarda daha görünür ve tercih edilen bir konuma getirme hedefindeyiz. Orta vadede amacımız; Orta Asya’dan Avrupa’ya uzanan geniş bir coğrafyada, Dedeman misafir deneyimini evrensel kalite standartlarıyla buluşturmak ve misafirlerimize benzersiz bir hizmet sunmaya devam etmektir.
Dedeman Hotels & Resorts International’ın, Türkiye’de ve yurt dışında büyüme planları hakkında neler söyleyebilirsiniz? 2025 yılı ve sonrasında faaliyete geçmesi planlanan yeni otel projelerinizle ilgili bilgileri paylaşır mısınız?
2025 ve sonrasında Dedeman olarak sadece büyümeyi değil, etkili ve kalıcı büyümeyi hedefliyoruz. Türkiye’de birçok şehirde yeni otel projelerimiz devam ediyor. Bunların bir kısmı inşaat aşamasında, bazıları ise son hazırlıklarını yapıyor. 2025 yılı içerisinde toplamda 10’dan fazla yeni oteli sistemimize dahil etmiş olmak hedeflerimizden biri. Yurt dışı hedeflerimiz arasında özellikle Orta Doğu, Türk Cumhuriyetleri ve Doğu Avrupa öne çıkıyor. Bu bölgelerdeki iş birliklerimiz Türk konukseverliğiyle global hizmet standartlarını birleştirme misyonumuzun bir parçası. Ayrıca markalaşmanın yanında yönetim modeli olarak franchise ve management agreement gibi esnek ve yatırımcı dostu modelleri de yaygınlaştırıyoruz. Biz sadece yeni oteller açmakla ilgilenmiyoruz; bulunduğumuz her şehirde, o şehri kalkındıracak, insan kaynağı oluşturacak, istihdam sağlayacak projeler geliştiriyoruz. Dedeman, gittiği yere sadece bir otel değil aynı zamanda bir yaşam kültürü götürüyor.
Turizm sektörünün uyguladığı sürdürülebilirlik politikalarının, dünya için önemli bir rol oynadığı istatistiksel olarak kanıtlanmış durumda. Bu bağlamda Dedeman Hotels & Resorts International olarak çevre bilinci ve sürdürülebilirlik politikalarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Biz Dedeman Hospitality Grubu olarak, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini iş modelimizin merkezine yerleştirdik. Özellikle İklim Eylemi (SKH 13) ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (SKH 5) bizim için yalnızca birer hedef değil, aynı zamanda kurum kültürümüzün yapıtaşları. İklim eylemi konusunda attığımız adımlar, operasyonlarımızın çevresel etkisini azaltmaya odaklanıyor. Enerji tüketimimizi düşürmek adına otellerimizde LED aydınlatmaya geçiş yaptık ve Enerji Kimlik Belgelerine başvuru yaptık. Tüm otellerimizde enerji verimliliği arttırılması yönünde yatırımlar yapıyor ve karbon ayak izinin azaltılması için uygulamalarımızı ciddiyetle takip ediyoruz. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası (I-REC) kapsamında belgelenmiş elektrik tüketimini tercih ediyoruz. Ayrıca otellerimizde bulunan ZES elektrikli araç şarj istasyonları ve bisiklet kiralama noktaları ile karbon salımını azaltmayı hedefliyoruz. Sıfır atık hedefimiz doğrultusunda, atık ayrıştırma sistemleri, gıda israfını önlemeye yönelik mutfak süreçleri ve geri dönüşüm uygulamalarıyla sürdürülebilir turizme somut katkılar sunuyoruz. Bunun yanında, hiçbir otelimizde hayvanlar üzerinde test edilmiş ürünler kullanılmıyor; etik üretim ve tüketim ilkelerini titizlikle gözetiyoruz. Atık yönetimi süreçlerimizi ‘sıfır atık’ prensibiyle yeniden yapılandırdık; plastik kullanımını minimuma indirme hedefimizde ciddi adımlar attık ve misafirlerimizi de bu dönüşümün bir parçası yapıyoruz. Yerel ve organik ürünlere öncelik vererek hem karbon ayak izimizi küçültüyor hem de yerel üreticileri destekliyoruz. Tedarik süreçlerimizde yalnızca yerel üreticilerle değil, aynı zamanda etik üretim yapan ve hayvan refahına duyarlı tedarikçilerle çalışıyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz şehirlerde yerel üreticilerle iş birliği yaparak, otellerimizin tedarik zincirinde etik ve yerel kaynakları tercih ediyoruz. Bu kapsamda Kafessiz Türkiye Platformu’na üyeyiz ve tüm otellerimizde tamamen kafessiz sistemlerden elde edilen yumurtaları kullanıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda ise samimi ve kararlı bir duruşumuz var. Tüm işe alım ve terfi süreçlerimizde eşit fırsat ilkesine sıkı sıkıya bağlıyız. Kadın çalışan oranımızı yalnızca artırmakla kalmıyor, aynı zamanda kadın liderlerin yükselmesini destekleyen eğitim programları da uyguluyoruz. Özellikle otelcilik gibi operasyonel yoğunluğu yüksek bir sektörde, kadın çalışanların ihtiyaçlarını gözeten uygulamaları hayata geçirmek bizim için büyük önem taşıyor. Örneğin bazı tesislerimizde kreş hizmetleri sunuyor, çalışan ebeveynlerimizi destekliyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından geliştirilen “Yeşil Yıldız” uygulamasına bağlı kalarak, çevreye duyarlı konaklama tesisleri kriterlerini gönüllü olarak yerine getiriyor, bu çerçevede otellerimizi belgelendiriyoruz. Doğayla uyumlu turizmin yaygınlaştırılması adına ekoturizm ve sorumlu turizm ilkelerini benimsiyoruz. Bunun bir uzantısı olarak hayata geçirdiğimiz bisiklet kullanımını teşvik eden projelerimiz, hem misafirlerimizin çevreci alternatiflere yönelmesini sağlıyor hem de kentlerin sürdürülebilir ulaşım vizyonuna katkı sunuyor. Dedeman olarak, sürdürülebilirliği bir kavram olarak değil, ölçülebilir hedefler ve somut adımlarla tanımlıyoruz. Geleceğin turizminde çevresel ve toplumsal sorumluluğun belirleyici olacağına inanıyor, bu dönüşümün öncüsü olmak için kararlılıkla çalışıyoruz. Biz sadece sürdürülebilir oteller işletmeyi değil, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmeyi amaçlıyoruz. Hem doğaya hem de insana duyduğumuz sorumlulukla hareket ediyoruz.
Dijitalleşme, turizm sektöründe hem operasyonel yönetim ve verimlilik hem de müşteri memnuniyeti açısından tesisler için bir realite. Dedeman olarak bu alandaki çalışmalarınızı anlatır mısınız?
Dedeman olarak dijitalleşmeyi yalnızca teknolojik bir güncelleme değil, iş yapış biçimimizi kökten dönüştüren stratejik bir öncelik olarak görüyoruz. Dijitalleşme hem misafir deneyimini kişiselleştirme hem de operasyonel süreçlerimizi daha verimli ve sürdürülebilir hâle getirme açısından bizlere önemli fırsatlar sunuyor. Bu kapsamda, birçok alanda dijital çözümleri hayata geçiriyoruz. Rezervasyondan check-in/check-out süreçlerine, oda içi hizmetlerden geri bildirim sistemlerine kadar pek çok temasta dijital teknolojilerle misafir memnuniyetini artırmayı hedefliyoruz. Misafir alışkanlıklarını ve ihtiyaçlarını analiz eden sistemlerimiz sayesinde daha proaktif, kişiselleştirilmiş hizmet sunabiliyor; bu da konuklarımıza daha özel ve akılda kalıcı bir deneyim yaratıyoruz. Aynı zamanda toplantı ve etkinlik alanlarımızda da dijital dönüşüm vizyonumuzu güçlü bir şekilde uyguluyoruz. Dijitalleşme sürecimiz aynı zamanda sürdürülebilirlik politikamızla da örtüşüyor. Kağıt kullanımını azaltan sistemler, enerji verimliliğini artıran otomasyon teknolojileri ve veri analitiği ile desteklenen yönetim süreçleri sayesinde daha çevreci ve etkili bir otelcilik anlayışı geliştiriyoruz.
Dedeman olarak çalışan personelinize verdiğiniz özel değeri biliyoruz. Bu bağlamda bununla ilgili etkinliklerinizi, personel sadakati politikalarınızı anlatır mısınız?
“İnsan” her zaman en büyük sermayedir. Bu düşünceyle Dedeman’da personel sadakati yalnızca bir İK politikası değil, tüm kurum kültürümüzün merkezinde yer alır. Her bir çalışma arkadaşımızı Dedeman ailesinin değerli bir bireyi olarak görürüz. Adaletli yönetim anlayışı, açık iletişim ve karşılıklı saygı ilkesiyle şekillenen insan kaynakları politikamız sayesinde, herkesin bu büyük zincirin değerli bir halkası olduğunu hissetmesine büyük bir özen gösteriyoruz. İşe alım stratejimiz hem alanında uzman profesyonelleri hem de bu sektörde kendini geliştirmek isteyen genç yetenekleri bünyemize katmak üzerine kurulu. İşe giriş sürecinden itibaren, kariyer yol haritası performans değerlendirme sistemimize entegre şekilde planlanır. Akademi Programımız, kişiye özel gelişim planları, kurum içi ve dışı eğitimler ile çalışanlarımıza sürekli öğrenme ve gelişim fırsatları sunuyor. Şeffaf şekilde yürüttüğümüz terfi, rotasyon, takdir ve ödüllendirme sistemlerimizle başarıyı teşvik ederken; memnuniyeti ve motivasyonu daima ön planda tutarız. Biz birlikte başarmaya inanan büyük bir aileyiz.
Türkiye’de turizmin sorunları, geleceği ve gelişimi için neler söylemek istersiniz? Sektörel bazda 2025 yılı için öngörüleriniz nelerdir?
Türkiye eşsiz coğrafyası, çok katmanlı kültürel mirası ve yüksek hizmet kalitesiyle küresel ölçekte ciddi bir turizm potansiyeline sahip. Ancak bu potansiyelin sürdürülebilir bir başarıya dönüşmesi yalnızca doğal güzelliklere veya konaklama kapasitesine değil stratejik planlama ve yapısal dönüşümlere de bağlı. Turizmi hala “deniz, kum, güneş” eksenine sıkıştırmak, ülkemizin sahip olduğu çeşitliliği göz ardı etmek anlamına gelir. Oysa Türkiye; sağlık, gastronomi, spor, doğa, kış, kültür ve hatta kongre turizmi gibi pek çok alternatif alanda ciddi bir çekim merkezi olabilecek niteliklere sahip. Bu nedenle turizm politikalarının bölgesel kalkınma odaklı, 12 aya yayılan, tematik ve farklı hedef kitlelere hitap eden biçimde yeniden kurgulanması gerektiğini düşünüyorum. 2025 yılı itibarıyla özellikle sağlık turizmi, gastronomi turizmi ve doğa temelli deneyimlerin daha da ön plana çıkacağına inanıyoruz. Bu alanlarda hem global talep artışı hem de Türkiye'nin rekabet avantajları oldukça belirgin. Bu büyümenin sağlıklı ilerleyebilmesi için dijital altyapıların güçlendirilmesi, büyük veri ve yapay zeka destekli pazarlama stratejilerinin benimsenmesi ve markalaşma süreçlerinin desteklenmesi şart. Ayrıca turizm sektöründe nitelikli insan kaynağı, sürdürülebilir büyümenin olmazsa olmazı. Bu doğrultuda eğitim yatırımlarının artırılması, mesleki yeterliliklerin güncellenmesi ve genç yeteneklerin sektöre kazandırılması büyük önem taşıyor. Sonuç olarak, Türkiye turizmde yalnızca destinasyon değil, aynı zamanda deneyim sunan ve değer üreten bir ülke olmalı. Geleceği bu vizyonla şekillendirebilirsek, yalnızca turist sayısını değil, turizm gelirini ve sektörel derinliği de artırabiliriz.
Eklemek istedikleriniz var mı?
Dedeman olarak, köklü geçmişimizden güç alırken markamızı bugünün dinamiklerine uygun şekilde dönüştürüyoruz. “Herkesin Dedeman’ı” felsefesiyle çıktığımız bu yolda, farklı misafir profillerine hitap eden çok markalı yapımızla her ihtiyaca uygun bir Dedeman deneyimi sunmayı hedefliyoruz. Lüks ve geleneksel otelcilik anlayışının ötesine geçerek; iş seyahati yapan profesyonellerden tatil planlayan ailelere, genç gezginlerden bölgesel toplantı organizatörlerine kadar herkesin kendine uygun bir Dedeman bulabileceği bir yapı kuruyoruz. Bu çok katmanlı yapı sayesinde markamızı yeniden tanımlamıyor, aynı zamanda daha erişilebilir, daha esnek ve daha kapsayıcı bir hale getiriyoruz. Hedefimiz sadece büyümek değil; daha fazla insana dokunmak, daha çok hikayede yer almak ve farklı beklentilere değer sunan sürdürülebilir bir marka mirası bırakmak.
Turizm Proje Dergisi