Yükleniyor

Konaklama sektöründe global bir marka olan Accor olarak, gelişim gösteren pazarların başında konumlandırdığımız Türkiye’de bu yıl portföyümüze katacağımız toplamda 12 yeni otel projesiyle otel sayımızı yıl sonunda 94’e ulaştırmayı planlıyoruz

Sinan Köseoğlu / Accor Türkiye Premium, Orta Ölçekli & Ekonomi Markaları Operasyon Başkan Yardımcısı

 

 

Türkiye turizminin geleceğini, sürdürülebilirlik, dijitalleşme, deneyim odaklı seyahat anlayışı gibi dinamiklerin belirleyeceğine vurgu yapan Sinan Köseoğlu, sürdürülebilirliğe özel önem verdiklerini belirterek, tüm otellerinde “Eko-etiketleri” zorunlu hale getirdiklerini, 2030 yılını beklemeden, tüm otellerinde “Sürdürülebilir Turizm Sertifikası”nın 3. aşamasını almaya hazır olduklarını ve Türkiye otellerinde sürdürülebilirlik çalışmalarının yanı sıra sosyal sorumluluk alanlarında da varlık gösterdiklerini ifade ederek, ödüllü sadakat programları ALL Accor ile misafirlerine verdikleri özel öneme dikkat çekiyor. Türkiye’yi gelişim gösteren pazarların başında gösteren Sinan Köseoğlu ile Turizm Proje Dergisi olarak bir röportaj gerçekleştirdik.


Accor Grubu ve Türkiye’deki yatırımları hakkında bilgi alabilir miyiz?

Accor, 110'dan fazla ülkede 5.700 tesiste, 10.000 yiyecek ve içecek mekanında, sağlıklı yaşam tesislerinde veya esnek çalışma alanlarında deneyimler sunan, dünya lideri bir konaklama grubudur. Grup, lüksten ekonomiye 45'ten fazla otel markasını ve Ennismore ile Yaşam Tarzını kapsayan sektörün en çeşitli konaklama ekosistemlerinden birine sahip. Accor olarak bugün Türkiye genelinde lüksten ekonomiye kadar farklı segmentlerde 15 marka ve 82 otelimizle faaliyet gösteriyoruz. Türkiye’de 15 farklı şehirde toplamda 17 bin 158 oda ile oldukça geniş bir alanda hizmet sunuyoruz. Türkiye’deki otel portföyümüz oldukça geniş. Lüks, premium, orta segment ve ekonomi başta olmak üzere konaklama sektörüne oldukça fazla seçenek sunuyoruz. Bununla birlikte inşa ve proje aşamasında olan tesislerimizle birlikte ülkedeki otel sayılarımızı artırmayı hedefliyoruz.


Grup olarak 2025 yılında Türkiye’deki yatırımlarınızı öğrenebilir miyiz?

2025 yılının ilk yılında 6 yeni otel projesinin anlaşmalarını imzaladık. İstanbul, Yalova, Sapanca ve Muğla başta olmak üzere farklı lokasyon ve segmentlerde imza attığımız 6 proje ile portföyümüze 1000 oda daha ekledik. Yılın geri kalanında ise aralarında KKTC’nin de aralarında olduğu farklı lokasyon ve segmentlerde 6 yeni projenin daha imza süreçlerini tamamlayarak yılı 12 yeni otel ile tamamlamayı öngörüyoruz. Tüm imzalarla birlikte Türkiye’deki otel sayımızı yıl sonunda 94’e ulaştırmayı planlıyoruz. 


Türkiye’deki yatırım motivasyonunu nedir?

Küresel ölçekte büyüme fırsatlarını değerlendirmek bizim için her zaman öncelik. Özellikle gelişim gösteren pazarlara ve bölgesel ihtiyaçlara odaklanmak, stratejik adımlarımızdan bazıları. Türkiye de bu pazarların başında geliyor. Türkiye’deki yatırımlarımız sadece konaklama kapasitesinin genişlemesiyle sınırlı değil; aynı zamanda ülke ekonomisine istihdam yaratma, yerel tedarik zincirini güçlendirme ve turizm çeşitliliğini destekleme anlamında da ciddi katkılar sağlıyoruz. Yatırımlarımızla hem doğrudan binlerce kişiye iş imkânı sunuyor, hem de turizmin geliştiği bölgelerde dolaylı olarak yeni ekonomik fırsatların oluşmasına katkı sağlıyoruz.


Türkiye turizmindeki değişimi ve beklentileri yorumlamak gerekirse, neler söylersiniz? Misafirler artık sektörden neler istiyor?

Türkiye turizmi tarih, kültür, gastronomi ve doğal zenginliklerinin yanı sıra sağlık alanında da globalde öne çıkmasıyla oldukça ciddi bir potansiyel taşıyor. Sunduğu çeşitliliğe ek olarak ülkenin coğrafi konumu, hava ve deniz yolu gibi birçok ülke ile kesişen konumu uluslararası gezginler için Türkiye’yi daha cazip hale getiriyor. Tüm bunlarla birlikte pandemi sonrası değişen yaşam, çalışma, konaklama ve tatil anlayışı gerçekliğiyle turizm sektörünün ihtiyaçları da değişti. Seyahat edenler artık sadece konaklama ile yetinmiyor, anlamlı ve deneyim odaklı seçenekler arıyor. Kişiselleştirme, amaç ve bağ kurma arayışına yönelik güçlü bir değişim söz konusu. Misafirler; markayla, yerel toplulukla ve ziyaret ettikleri kültürle duygusal bir bağ kurmak istiyor. Rehber kitaplarının ötesine geçen hikâyeleri keşfetmekten, yerel halkın yemek yediği yerlerde yemek yemeye kadar uzanan otantik deneyimler arıyor.

 

Peki sürdürülebilirlik bunun neresinde ve Accor bu anlamda hangi adımları atıyor? 

Türkiye turizminin geleceğini, sürdürülebilirlik, dijitalleşme, deneyim odaklı seyahat anlayışı gibi başlıca dinamikler belirleyecek. Grup olarak bu dinamikleri oldukça önemsiyor ve yatırımlarımızı çeşitlendirerek sürdürüyoruz. Accor olarak sürdürülebilirliğe bütünsel bir anlayışla yaklaşıyor, çevre, toplumsal cinsiyet eşitliği ve sosyal sorumluluk gibi her alanda sürdürülebilir desteklerimizi önemsiyoruz. Tüm paydaşlarımızla iş birliği içinde çalışarak grup genelinde sürdürülebilirlik dönüşümüne öncülük ediyoruz. Faaliyetlerimizin temelinde insan ve doğa üzerinde olumlu etki yaratmak yatıyor. Accor olarak, sürdürülebilirlik konusunda küresel düzeyde güçlü bir taahhütle hareket ediyoruz. Sürdürülebilirlik, yenilikçilik ve sorumlu misafirperverliğe öncülük etme konusundaki kararlılığımızdan ödün vermiyoruz. Tüm otellerimizde “Eko-etiketleri” zorunlu hale getirdik ve bu konuda iş birliği yaptığımız global partnerlerimizle birlikte çalışıyoruz. Accor olarak, 2030 yılını beklemeden, tüm otellerimizde “Sürdürülebilir Turizm Sertifikası”nın 3. aşamasını almaya hazırız. Öte yandan “Paris Anlaşması” gereğince, 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonuna ulaşmayı ve aynı zamanda sera gazı emisyonlarımızı mutlak olarak azaltmayı taahhüt ettik. Türkiye genelindeki otellerimizin %80'inden fazlasında tek kullanımlık plastiklerin ortadan kaldırılmasıyla karbon salınımını azalttık. Gıda atık ölçümünü de kullanarak %85'inin akreditasyon aldığı ve geri kalanının akreditasyon sürecinde olduğu otellerimizle Accor’un sektör için bir referans noktasına dönüştüğünü söyleyebiliriz. Tüm bunlara ek olarak cinsiyet ve fırsat eşitliği konusundaki kararlı bir politika yürütüyoruz. Bu kapsamda Accor, Türkiye operasyonundaki tüm departmanlarımızı kadın yöneticilere de emanet ederek çeşitlilik ve kapsayıcılık ilkelerinde konaklama ekosistemine öncülük ediyoruz. Kadın liderlerimiz, Accor'un Türkiye operasyonlarında cinsiyet eşitliği ve çeşitliliğe verdiği öneminin de bir vurgusu. Ayrıca merkez ofis üst düzey yöneticilerimizin yüzde 58’inin kadın olması da sektördeki bilinçlenmeye katkıda bulunuyor. Türkiye’deki yatırımlarımızı sürdürürken sosyal sorumluluk alanında da toplumun ihtiyaçlarına katkı sağlamaya devam ediyoruz. Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) iş birliğiyle hayata geçirilen “İlk Okul Çantam” projesine destek vererek, erken yaşta eğitime erişim fırsatlarını güçlendirmeyi hedefliyoruz. AÇEV, başta deprem bölgesindekiler olmak üzere okul öncesi eğitimi sonrasında birinci sınıfa başlayacak ihtiyaç sahibi çocukları, okul malzemelerinden oluşan İlk Okul Çantam ile buluşturmaya hazırlanıyor. AÇEV uzmanları tarafından özel olarak tasarlanan çantalarda; kalem kutusu, kurşun kalem, kırmızı kalem, silgi, kalemtıraş, çizgili defter, resim defteri, kuru boya, cetvel, yapıştırıcı, abaküs ve oyun hamuru yer alıyor.

 

Accor olarak, konaklama deneyimini farklılaştıracak uygulamalarınız var mı? 

Günümüz turizminde sadakat, sadece işlem yapmaktan çok öte bir yerde. Sadakat, sıklık, duygusal bağ ve alaka ile ilgili bir kavrama dönüştü. Accor olarak, her segmentte misafirlerimizi anlamlı bir şekilde tanımayı, ödüllendirmeyi ve bağlılık sağlamayı amaçladığımız ödüllü sadakat programımız ALL Accor ile bu ihtiyaca cevap veriyoruz. ALL sayesinde misafirlerimiz, erken check-in, oda yükseltmeleri ve hayatlarında bir kez yaşayacakları deneyimlerden faydalanabiliyor. Konaklama, gastronomi ve alışveriş harcamalarından puan kazanma, indirim gibi ayrıcalıkların yanı sıra kazandıkları puanlarla büyük bir konser, futbol maçı gibi etkinliklere katılabiliyor. Ya da ayrıcalıklı bir konaklama deneyimi yaşayabiliyor.


Turizm Proje Dergisi 2021 - Tüm Hakları Saklıdır.